Büyükada Rum Yetimhanesi otel olacak! Yatırımcı aranıyor
Turizm sektrünün haber radyosu Turizm FM’in haberine göre dünyanın en büyük ahşap yapıları arasında olan ve 60 yıldır kullanılmayan Büyükada rum yetimhanesi için Patrik Bartholomeos başkanlığında Fener’de toplanan patrikhanenin karar organı Sen Sinod Meclisi, zaman içinde büyük hasar görerek harabeye dönüşen ve yıkılma tehlikesi bulunan yetimhanenin geleceğini görüştü.Toplantıdan sonra yapılan açıklamada 1960’lı yıllarda, faaliyetinin durdurulmasının hemen ardından zamana yenik düşerek ciddi tahribata uğrayan ahşap yetimhane kompleksinin restorasyonu için finansman bulunmasına yönelik birçok girişim ve sayısız uğraşı maalesef sonuçsuz kaldığı belirtilirken, binanın Büyükada’nın mimari ve sosyal karakterine uygun, çevreye özen göstererek ekolojik bina standartlarına uyumlu turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi maksadıyla gerekli girişimlerde bulunulması hususunda karar verildiği kaydedildi.Yıllardır çürümeye terk edilmiş halde kaderini bekleyen büyükada Rum Yetimhanesi, ihtişamlı günlerine geri dönmeye hazırlanırken 19. yüzyılın sonlarında otel olarak inşa edilen bu tarihi yapı, Fener Rum Patrikhanesi’nin aldığı kararla yeniden turizme kazandırılacak. Fener Rum Patriği Bartholomeos başkanlığında toplanan Sen Sinod Meclisi, 60 yıldır atıl durumda kalan ve yıkılma riski taşıyan yapının, turizm sektöründe değerlendirilmesine karar verirken, bu dönüşümü gerçekleştirecek yatırımcıyı arayan Patrikhane otelin restorasyonu ve işletmesi için uzun vadeli kiralama modeli üzerinde duruluyor. Hazırlanan projede, binayı devralacak şirketten hem restorasyon giderlerini karşılaması hem de yapının tarihi dokusuna sadık kalması beklenirken Kültür ve Turizm Bakanlığı, yapının Patrikhane mülkiyetinde olduğunu doğrulayarak restorasyon izni için henüz bir başvurunun yapılmadığını belirtti.İlk olarak 1899 yılında, dünyaca ünlü mimar Alexandre Vallaury tarafından Prigipo Palace adıyla bir otel ve kumarhane olarak tasarlanan ancak dönemin Osmanlı yönetimi tarafından ruhsat verilmediği için işletilemeyen yapı, 1902’de varlıklı Zafiri ailesi tarafından satın alınarak Fener Rum Patrikhanesi’ne bağışlandı. II. Abdülhamid’in izniyle 1903’te yetimhane olarak kapılarını açan binada kalan çocukların sesi, 1964 yılına kadar Adalar semalarında yankılandı. Sadece bir yetimhane değil aynı zamanda tarihin canlı bir tanığı olan, 1. Dünya Savaşı’nda askeri okul olarak kullanılmasının ardından Bolşevik Devrimi’nden kaçan Rus mültecileri ağırlayan, işgal yıllarında Ada’ya gönderilen Rum göçmenlere sığınak olan yapı 1964 yılında, yangın riski gerekçesiyle mühürlendi ve sessizliğe büründü.1997’de mülkiyeti devlete geçen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla 2012 yılında yeniden Patrikhane’ye iade edilen, tüm ihtişamıyla hala ayakta duran bu, sadece İstanbul’un değil, Avrupa’nın da en büyük ahşap binası olma özelliğine sahip olan, UNESCO tarafından korunması gereken kültürel miras kategorisinde değerlendirilen yetimhane, şimdi yeniden dünya sahnesine çıkmaya hazırlanıyor.Proje tamamlandığında, yapı hem kültürel miras hem de lüks konaklama işlevlerini bir arada sunacak. Mimari restorasyonun, orijinal planlara sadık kalınarak yapılması beklenirken otel olarak hizmet verecek yapının hem yerli hem yabancı turistlere hitap eden bir konseptle işletileceği ifade ediliyor. Patrikhane, bu özel yapıyı ihya edecek güçlü bir yatırımcı ararken Restorasyonun başlayabilmesi için ilk adım, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan onay alınması.Büyükada’nın siluetine yeniden damga vurmaya hazırlanan Rum Yetimhanesi, geçmişin izlerini geleceğe taşımaya hazırlanırken gözler şimdi bu dev dönüşüm için ilk adımı atacak şirkette.
