Birleşik Kamu-İş: Cumhurbaşkanı sesimizi duysun diye Külliye önüne gideceğiz

Genel Başkanımız Orhan Yıldırım’ın yaptığı basın açıklaması şu şekilde:
“HAKLARIMIZIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ!
4 milyon kamu emekçisi, 2,5 milyon civarında kamu emeklisi ve onların aileleri düşünüldüğünde, 25 milyondan fazla yurttaşın umutla beklediği 8. Dönem Kamu Çalışanları Toplu Sözleşmesi sürecinde hükümet, kendi yarattığı ekonomik krizle kamu emekçisini baş başa bırakmıştır.
Temmuz ve Ağustos aylarında;
- Ülkemizde orman yangınlarının sayısı arttı,
- Tutuklanan muhalif belediye başkanlarının sayısı arttı,
- Karartılan televizyonların sayısı arttı,
- Dolar ve Euro arttı,
- Meyve, sebze, et, süt, yumurta fiyatları sürekli arttı,
- Aç ve yoksul vatandaşlarımızın sayısı arttı.
Temmuz ve Ağustos ayları boyunca artmayan tek şey, Toplu sözleşme masasında konuşulan memur ve memur emeklilerinin maaşları oldu.
Değerli basın mensupları,
8. Dönem Toplu Sözleşme masasına ilk kez oturan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, daha ilk toplantıda kamu emekçilerinden aldığımız yetkiyle masaya oturduğumuzu, emekçinin hakkının yenmesine müsaade etmeyeceğimizi söylemiştik. Memur ve memur emeklileriyle adeta alay eden ikinci teklifin ardından, 18 Ağustos’ta tüm konfederasyonlarla birlikte ülke çapında iş bırakma eylemi gerçekleştirmiştik.
Toplu sözleşme yasasında grev hakkının olmaması ve 11 kişiden oluşan Hakem Heyeti’nin çoğunluğunun Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesi, masada ADİL BİR HAKEMLİK yapılmasını imkânsız hale getirmektedir.
Bugün gelinen noktada, ikinci teklif verildiğinde Birleşik Kamu-İş olarak şunu söylemiştik: Ne yazık ki Çalışma Bakanlığı ile yürütülen yaklaşık bir aylık süreçte gördüğümüz şey, toplu sözleşme masasında Çalışma Bakanlığı’nın yalnızca Maliye Bakanlığı’na aracılık ettiğidir. Çalışma Bakanlığı’nın, memur ve memur emeklisinin zammı konusunda hiçbir yetkisinin ve inisiyatifinin olmadığı gerçeği açıkça ortaya çıkmıştır.
Bu nedenle ikinci teklifin ardından yaptığımız basın açıklamasında, bu zam oranlarını asıl belirleyen adres olan Maliye Bakanı’nı doğrudan masaya davet etmiştik. Ancak Maliye Bakanı masaya gelmek yerine, geri planda kalarak memur ve memur emeklilerini 2026-2027 yılları için 11+7, 4+4 ve 1000 TL gibi tekliflerle açlığa ve yoksulluğa mahkûm eden son teklifi verdirmiştir.
2025 yılı ilk 6 ay gerçekleşen bütçe rakamlarına göre faize bütçeden 1 trilyon 111 milyar lira ödendiği düşünüldüğünde, hükümetin tercihinin emekçiden değil faiz lobisinden yana olduğu açıkça görülmektedir.
Bugün itibarıyla masada görüşmeler sonlanmış ve süreç Hakem Heyeti aşamasına gelmiştir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, 11 kişiden oluşan Hakem Heyeti’nin 6 kişilik çoğunluğu bizzat Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmektedir.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak açıkça ifade ediyoruz:
Bu aşamadan sonra memur ve memur emeklileri ile ailelerinden oluşan 25 milyona yakın yurttaş, 2026-2027 yıllarında açlık ve yoksulluk içinde mi yaşayacak, yoksa kira, zorunlu gıda ve çocuklarının eğitim ihtiyaçlarını karşılayabilecek insani yaşam koşullarında mı yaşayacak? İşte bunun belirleyici adresi, bizzat Cumhurbaşkanı’dır.
Bu nedenle maaş ve sosyal haklarla ilgili son sözü söyleyecek makam, Hakem Heyeti’nin çoğunluğunu atayan Sayın Cumhurbaşkanı’dır.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Ya 25 milyona ulaşan memur, memur emeklisi ve ailelerini açlık ile yoksulluğa mahkûm eden kararı verecek, ya da insani yaşam koşullarının sağlanması için düzenleme talimatını vererek vatandaşına biraz da olsa nefes aldıracaktır.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak toplu sözleşme süreci bitmeden, 85 milyonluk ülkemizin nüfusu içinde memur, memur emeklileri ve ailelerinden oluşan 25 milyon kişi için hayati öneme sahip bu süreci doğrudan anlatmak amacıyla, asıl sorumlu adres olan Sayın Cumhurbaşkanı’na sesleniyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın 25 milyon vatandaşı ilgilendiren toplu sözleşme sürecinde memur ve memur emeklisinin mağduriyetinden tam olarak haberdar edilmediğini düşünüyoruz, bu nedenle vekâleten bakanlar veya hakem heyeti ile değil, bizzat kendisiyle görüşmek istiyoruz.
Yarın akşama kadar Cumhurbaşkanı’ndan bu yönde bir çağrı gelmezse, 25 milyonun haklarının sesi olmak ve süreçte geç kalmamak adına, Sayın Cumhurbaşkanı’nın duyması için Cumhurbaşkanlığı binasının önünde kamuoyuna açıklama yapacağımızı ilan ediyoruz.”